I. Aşkın (Aşırı) Yetki Kuralları Nedir?
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun md. 54/1-b’de düzenlenen tenfiz şartı, kendi içerisinde ikili bir ayrıma tabi tutulmaktadır. Bu bağlamda öncelikle yabancı mahkemenin Türk mahkemelerinin münhasıran yetkili olduğu bir alanda karar vermemiş olması gerekmektedir. Ayrıca aynı bentte tenfiz (ve tanıma) için belirlenen bir diğer şart “aşkın yetki (aşırı yetki[exorbitant])[1]” kurallarına göre karar verilmemiş olmasıdır.
Devletlerin egemenliği ilkesi gereğince her devlet, kendi sınırları dâhilinde milletlerarası yetki kurallarını tayin etmekte ve bu yetkisini kullanmaktadır[2]. Bu bağlamda devletler, yabancı unsurlu uyuşmazlıklarda kendi mahkemelerinin yetkili olup olmadığını kendilerini belirlemektedirler[3]. Bununla birlikte devletlerden, bu haklarını kullanırken ve mahkemelerinin yetkisini tesis ederken makul davranmaları, milletlerarası iş bölümü gereği diğer devletlerin de varlığını dikkate almaları beklenmektedir[4].
Aşkın yetki kavramı davanın konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde yetki tesis eden mahkemeler bağlamında ele alınmaktadır. Nitekim öğretide, milletlerarası yetkinin belirlenmesinde esas olarak ülke ile dava arasındaki gerçekçi ve objektif irtibat noktalarından hareket edilmesi gerektiği; sübjektif, zayıf ve geçici nitelikteki bağlantıların yeterli sayılmasının verilen kararın milletlerarası alanda etkisini azaltacağı ifade edilmiştir[5]. Ayrıca bu tür durumlarda, kolay yoldan en az masrafla ve isteği doğrultusunda karar almak isteyen davacı tarafın, davalıyı tabiî hâkim ilkesinden uzaklaştırabileceği -haklı olarak- savunulmuştur[6]. Bununla birlikte devletlerin, milletlerarası yetki kuralları ve bu kuralları koyarken seçecekleri bağlantı noktalarında bağımsız hareket etmeleri nedeniyle, zayıf, geçici veya sübjektif nitelikteki esaslara dayanan milletlerarası yetki kurallarına engel olunamadığı belirtilmiştir[7].
Yapılan bu açıklamalar doğrultusunda Çelikel, Erdem, aşkın (aşırı) yetki kuralları kavramını, “Yabancı mahkemenin yetkisinin milletlerarası usul hukukunun genel kabul gören yetki kaidelerinin dışında, kabul edilmesi mümkün olmayan bir şekilde oluşmuş olması[8]” şeklinde tanımlamıştır. Doğan, aşkın yetki kurallarını, “Milletlerarası usul hukukunda, olağan yetki kurallarının dışlanması ile yetki tesis eden kurallar[9]” olarak ifade etmiştir. Nomer, aşkın yetki kurallarını, “Milletlerarası hukukta kabul edilmiş olan ve mahkemelerin yetkisini tesis eden olağan bağlanma noktalarını kullanmayan yetki kuralları[10]” olarak ele almıştır. MÖHUK md. 54/1-b bendinin ikinci cümlesinde ise aşkın yetki, yabancı mahkeme kararının dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisinin bulunmaması olarak formüle edilmiştir.
Aşkın yetki kurallarına ilişkin Fransız Medeni Kanunu md. 14 ve 15 uyarınca tarafların ikametgâhları veya oturdukları yer ya da davanın sebebinin Fransa’yla ilgisi olmaksızın yalnızca vatandaşlık esasına dayanarak (Fransız vatandaşları ile bir yabancının taraf olduğu uyuşmazlıklarda) Fransız mahkemelerinin yetkili olması örnek gösterilmiştir[11]. Yine bir başka örnek olarak Alman Medeni Usul Kanunu md. 23 hükmünün aşkın yetki kuralı olduğu; mal varlığı davalarında yetkili mahkemeyi düzenleyen bu hükme göre, Alman mahkemelerinin yetkili olmadığı durumlarda, Almanya’da ikametgâhı olmayan kişilere karşı açılacak davalarda malların bulunduğu yer veya uyuşmazlığın konusunun bulunduğu yer mahkemelerinin yetkili kılındığı belirtilmiştir[12]. Bu bağlamda söz konusu kuralın uygulanması için malların maddi değeri ve niteliği önem arz etmediğinden, kişinin Almanya’da az miktarda malı olmasına rağmen Alman mahkemelerinin kendisini yetkili kılarak davayı esastan görebileceği ifade edilmiştir[13].
Verilen örnekler ve yapılan açıklamalar doğrultusunda öğretide, zayıf veya sübjektif bağlantı noktaları esas alınarak belirlenen davacının vatandaşlığı veya davacının ikametgâhının bulunduğu yer mahkemesinin yetkisi, miktar veya değerine bakılmaksızın malların bulunduğu yer mahkemesinin yetkisi, davalının kısa süreliğine bulunduğu devlette o yer kanunlarına göre kendisine tebligat yapılabilmesi nedeniyle mahkemenin yetkisine dair kuralların aşkın yetki kuralı olduğu ortaya koyulmuştur[14].
II. Aşkın (Aşırı) Yetki Kurallarının Tenfiz Yönünden Etkisi
Devletler, milletlerarası yetkiye ilişkin kuralları egemenlik ilkesinin sonucu olarak herhangi bir sınırlama olmaksızın kendileri belirlemektedir[15]. Bununla birlikte, dava konusuyla veya kişiyle gerçek bir bağlantısı bulunmayan, sübjektif ve zayıf bağlama noktaları doğrultusunda olağan yetki kurallarının dışına çıkılması ve farklı devletlerce aşkın yetki kurallarının belirlenmesi engellenememektedir. Öte yandan bu türden kuralların uyuşmazlığın esasıyla ilgili olmadığı, hukuki bir sebebi olmaksızın çoğu zaman bu kuralların siyasi, sosyal ve ekonomik tercihlerin bir sonucu olduğu da belirtilmektedir[16].
Öğretide bu türden kuralların milletlerarası toplulukta hoş karşılanmadığı, ancak bu hükümlerin belirlenmesinin de yasaklanamayacağı göz önüne alınarak, aşkın yetkiye göre karar veren mahkemelerin kararlarının başka ülkelerde uygulanmasının önüne geçebilecek çözümler bulunması gerektiği ifade edilmiştir[17]. Bu bağlamda aşkın yetki kurallarına göre yetki tesis eden mahkemelerin verdiği kararların bir başka ülkede hüküm ve sonuç doğurmaması için, o kararların tanınması ve tenfizinin engellenmesi ülkeler tarafından tercih edilen bir çözüm hâline gelmiştir[18]. Buna karşılık Ekşi, aşkın yetki kurallarının ortaya çıkardığı sorunların çözümünde ya bu kuralların tamamen kaldırılmasını ya da bunların etkisinin azaltılmasını önermektedir[19].
2675 sayılı mülga Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun döneminde kanun koyucu, Türk mahkemelerinin münhasır yetkili bulunduğu hâllere ilişkin bir tenfiz (ve tanıma) şartı düzenlemişken, aşkın yetki konusunda Kanunda herhangi bir hükme yer vermemiştir. Bu nedenle öğretide, kendi hukukuna göre yetkisiz olan veya hukuk devletlerinde kabul edilen genel yetki ilkelerine aykırılık taşıyan aşkın yetki kurallarına göre kendisini yetkili olarak belirleyen mahkemelerin verdiği kararların Türk mahkemeleri tarafından tanınması veya tenfiz edilmesi sorununun ortaya çıktığı, bu durumun ise hukuken sakıncalı olduğu ifade edilmiştir[20]. Bu nedenle 5718 sayılı MÖHUK’ta getirilen düzenlemenin bu sakıncalı durumu engellemek için yerinde olduğu kabul edilmektedir[21]. Bununla birlikte Ekşi, söz konusu yeni düzenlemeyi yerinde bulmakla birlikte, aşırı yetki kavramının Türk usul hukukuna veya kararı veren mahkemenin hukukuna göre mi belirleneceği noktasında açıklık bulunmadığı için eleştirmiştir[22].
Berna Berfin KAYA
[1] Aysel Çelikel, B. Bahadır Erdem, Milletlerarası Özel Hukuk, 16. Bası, İstanbul, Beta Basım, 2020, s. 746; Ergin Nomer, Devletler Hususî Hukuku, Yenilenmiş 21. Bası, İstanbul, Beta Basım, 2015, s. 517.
[2] Nomer, s. 516; Baki Kuru, Medenî Usul Hukuku El Kitabı Cilt I, Ankara, Yetkin Yayınları, 2020, s. 216; Çelikel, Erdem, s. 560.
[3] Nomer, s. 516; Nuray Ekşi, Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi, 2. Baskı, İstanbul, Beta Basım, 2020, s. 251.
[4] Nomer, s. 516; Kuru, s. 216.
[5] Cemal Şanlı, Emre Esen, İnci Ataman-Figanmeşe, Milletlerarası Özel Hukuk, 8. Bası, İstanbul, Beta Basım, 2020, s. 595; Ekşi, s. 253.
[6] Ekşi, s. 253; Şanlı, Esen, Ataman-Figanmeşe, s. 593; Vahit Doğan, Milletlerarası Özel Hukuk, 6. Baskı, Ankara, Savaş Yayınevi, 2020, s. 129; Nomer, s. 518.
[7] Şanlı, Esen, Ataman-Figanmeşe, bu tür kuralların aşkın (aşırı) yetki kuralları olduğunu ifade etmektedir(bkz. Şanlı, Esen, Ataman-Figanmeşe, s. 595).
[8] Çelikel, Erdem, s. 746.
[9] Doğan, s. 129.
[10] Nomer, s. 518.
[11] Ekşi, s. 259; Şanlı, Esen, Ataman-Figanmeşe, s. 595.
[12] Ekşi, s. 272-273; Şanlı, Esen, Ataman-Figanmeşe, s. 595.
[13] Ekşi, s. 273
[14] Ekşi, s. 253; Pelin Güven, Tanıma – Tenfiz (Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi), Ankara, Yetkin Yayınları, 2013, s. 125.
[15] Nomer, s. 517.
[16] Ekşi, s. 254.
[17] Nomer, s. 517;
[18] Nomer, s. 517-518; Doğan, s. 129.
[19] Ekşi, s. 255. Hukuki ve Ticari Konularda Mahkemelerin Yetkisi ve Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkında AB Konsey Tüzüğünün, aşırı yetki kurallarını ortadan kaldıran bir çözüm getirdiğine ilişkin görüş için bkz. Ata Sakmar, Nuray Ekşi, “Hukukî ve Ticarî Konularda Mahkemelerin Milletlerarası Yetkisi ve Mahkeme Kararlarının Tanınması Tenfizi Hakkında AB Konsey Tüzüğü”, Milletlerarası Hukuk ve Milletlerarası Özel Hukuk Bülteni, C. 22, S. 2, 2002, s. 736-738.
[20] Çelikel, Erdem, s. 746.
[21] Çelikel, Erdem, s. 747; Nomer, s. 517.
[22] Ekşi, s. 287.