Teminatın iadesine ilişkin düzenleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 392. maddesinin 2. fıkrasında yer almaktadır. Bu düzenlemeye göre, teminat, asıl davaya ilişkin hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren bir ay içinde tazminat davasının açılmaması üzerine iade edilir.
Teminatın iadesi için bir aylık sürenin başlangıcı bakımından iki ayrı durum birbirinden bağımsız olarak değerlendirilmiştir. Buna göre, birinci durumda, ihtiyati tedbir üzerine asıl uyuşmazlık hakkında dava açılmış olması hâlinde, bu davada verilen hükmün kesinleşmesi ile bir aylık süre başlayacaktır. İkinci durumda ise, ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kalkması hâlinde, bir aylık süre tedbirin kalkması ile başlayacaktır.
HMK’nin 392. maddesinde yer alan dava, aynı Kanunun 399. maddesinde düzenlenen tazminat davasıdır. Bu düzenlemeye göre, tedbir talep eden tarafın bu talebinde haksız olduğu anlaşılırsa bu tedbirden zarar görenler, talepte bulunana karşı tazminat davası açabilirler. 399. maddenin 3. fıkrasında, tazminat davası açma hakkının, hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren bir yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir. Buna karşılık, talepte bulunanın mağdur edilmemesi bakımından teminatın iadesi, haksız tedbir nedeniyle tazminat davasının zamanaşımı süresine değil, bir aylık daha kısa bir süreye bağlanmıştır. Şayet bu süre içerisinde 399. maddeye göre tazminat davası açılmaması hâlinde, teminatın iadesine karar verilecektir[1].
Öğretide baskın görüş, tedbirin haksız olması durumunda talepte bulunanın gösterdiği teminatın daha uzun süre muhafaza edilmesinin, taraflar arasındaki menfaat dengesini zedeleyeceği, bu nedenle teminatın iadesi konusunda daha kısa süre öngörülmesinin yerinde olduğu şeklindedir[2].
Buna karşılık, HMK’nin 399. maddesi uyarınca haksız ihtiyati tedbir talebi nedeniyle tazminat davası açıldığı takdirde, bu dava sonucunda, lehine haksız yere ihtiyati tedbire hükmedilen taraf, bir diğer söyleyişle tazminat davasının davalısı, davacıya tazminat ödemeye mahkûm edilirse davacı, bu tazminatını öncelikle davalının ihtiyati tedbir kararı alırken göstermiş olduğu teminattan alacaktır[3].
İhtiyati tedbir taleplerinde teminat olarak yatırılan para, banka mektubu, tahvil veya benzeri evrakın iadesinin istenmesi hâlinde yazı işleri müdürü, teminatın iadesi için kanuni şartların gerçekleşip gerçekleşmediğini araştırıp bu hususu belgelendirerek görüşü ile birlikte dosyayı hâkim veya başkana sunacaktır. Teminat gösterilmesini gerektiren sebeplerin ortadan kalktığının anlaşılması hâlinde mahkeme tarafından teminatın iadesine karar verilir[4].
Berna Berfin KAYA
[1] Pekcanıtez, Hakan/Özekes, Muhammet/Akkan, Mine/Taş Korkmaz, Hülya, Medeni Usûl Hukuku Cilt III, 15. Baskı, İstanbul 2017, s. 2496.
[2] Görgün, L. Şanal/Börü, Levent/Toraman, Barış/Kodakoğlu, Mehmet, Medenî Usûl Hukuku, 7. Baskı, Ankara 2018, s. 737; Pekcanıtez/Özekes/Akkan/Taş Korkmaz, s. 2496, dn. 104.
[3] Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder/Taşpınar Ayvaz, Sema/Hanağası, Emel, Medenî Usul Hukuku, 4. Baskı, Ankara 2018, s. 576.
[4] Arslan/Yılmaz/Taşpınar Ayvaz/Hanağası, s. 571; Pekcanıtez/Özekes/Akkan/Taş Korkmaz, s. 2496.