Fesih davası, azınlık tarafından anonim şirketin kendisine, bir diğer söyleyişle, şirket tüzel kişiliğine karşı açılır[1]. Dolayısıyla, haklı sebebin meydana gelmesine sebebiyet veren bizzat çoğunluk pay sahipleri dahi olsa bu davada onlara karşı husumet yöneltilemez[2]. O hâlde, davada husumet, yalnızca çoğunluk pay sahiplerine yöneltildiyse davanın usulden reddedilmesi; hem çoğunluğa hem şirket tüzel kişiliğine yöneltildiyse, yalnızca şirkete yöneltilen kısım için davanın esasına girilmesi gerekir[3]. Öğretide bir görüşe göre, kapalı ve aile tipi anonim şirketlere yöneltilen bir fesih davasında, husumetin davalı şirket yanında diğer pay sahiplerine de yöneltilmesinin dava konusunun gereği gibi müzakere edilebilmesi ve alternatif çözümlerin değerlendirilebilmesi açısından daha uygun olacağı ifade edilmiştir[4]. Kanımızca, özellikle kapalı ve aile tipi anonim şirketlerde haklı sebebin oluşmasına sebebiyet veren pay sahipleri, davada tanık gösterilmek suretiyle davaya dâhil edilebilir. Ancak, davanın niteliği itibarıyla “anonim şirketin” haklı sebeple feshi davası ve bu davada alternatif çözümlerin nihai olarak şirketin devamlılığını sağlamaya yönelik olduğu gözetildiğinde, bu davada mutlaka şirketin taraf olması gerekir.
Yargıtay 11. HD, 15.03.2017 tarih ve 2015/13688 E. 2017/1534 K. sayılı kararında, şirketin feshi istemiyle açılan davada, şirket ortaklarına husumet düşmeyeceği ve davalı aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiği[5]; 10.06.2015 tarih ve 2015/2387 E. 2015/8048 K. sayılı kararında ise, öncelikle şirketin feshi, bu mümkün değilse davacı sıfatıyla kendilerinin ya da hâkim ortak olan davalının şirketten çıkarılmaları terditli istemiyle açılan davada, davacı tarafın talebinin ileri sürülüş şeklinden husumetin hem şirkete hem davalı ortaklara düştüğünü, davalı ortaklara husumet düşmediği kabul edilecekse bile, şirket aleyhine açılan davanın esastan görülmesi gerektiği[6] sonucuna varmıştır. Bununla birlikte, Yargıtay 11. HD, 12.03.2014 tarih ve 2013/16548 E. 2014/4761 K. sayılı farklı bir kararında, şirketin yarı payının davacıya, diğer yarısının ise davalıya ait olduğu, şirkette başkaca bir hissedar bulunmadığı gözetildiğinde, fesih davasında şirketin taraf gösterilmemesinin sonuca etkili olmayacağı ve taraf teşkilinin tamamlanmış sayılacağını kabul etmiştir[7].
Osman Can BAŞDEMİR
[1] Poroy, R. / Tekinalp, Ü. / Çamoğlu, E.: Ortaklıklar Hukuku II, Yeniden Yazılmış 13. Bası, İstanbul 2017, s. 341; Çamoğlu, E.: “Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi Davasının Usulî Hükümleri”, s. 3, www.yargidunyasi.com (E.T.: 21.05.2019); Şener, O. H.: Teorik ve Uygulamalı Ortaklıklar Hukuku Ders Kitabı, Gözden Geçirilmiş 4. Bası, Ankara 2019, s. 636; Hanağası, E.: “Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi Davasının Medenî Usûl Hukuku Perspektifinden Değerlendirilmesi”, Batider, C. XXXII, S. 1, s. 222.
[2] Poroy / Tekinalp / Çamoğlu, Ortaklıklar II, s. 341; Tekinalp, Ü.: Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, Değişiklikler ve İkincil Düzenlemelerle Güncelleştirilmiş 4. Bası, İstanbul 2015, s. 342.
[3] Davanın diğer pay sahiplerine karşı da açılabilmesi ve müdahillik görüşü için bkz. Eriş, G.: Açıklamalı-İçtihatlı 6335 – 6552 – 6728 Sayılı Kanunlarla Güncellenmiş TTK Hükümlerine Göre Ticari İşletme ve Şirketler, C. III, 3. Baskı, Ankara 2017, s. 2691. Ayrıca fer’i müdahale konusunda ayrıntılı bilgi için bkz. Hanağası, s. 224-225.
[4] Yüksel, S. H.: “Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi Davasında Davalı Sıfatı Üzerine Düşünceler”, Prof. Dr. Hamdi Yasaman’a Armağan, İstanbul 2017, s. 863 vd.
[5] Yargıtay Hukuk ve Ceza Dairelerinin Türk Ticaret Kanununa İlişkin Kararları 2017, İstanbul 2018, s. 241-242. Aynı yönde bkz. Yargıtay 11.HD’nin 12.01.2017 tarih ve 2016/477 E. 2017/239 K., 03.03.2016 tarih ve 2016/12197 E. 2016/2357 K. ile 23.12.2015 tarih ve 2015/5994 E. 2015/13820 K. sayılı kararları, https://karararama.yargitay.gov.tr (E.T.: 21.05.2019).
[6] Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin Türk Ticaret Kanununa İlişkin Kararları 2015-2016, İstanbul 2018, s. 363.
[7] Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin Türk Ticaret Kanununa İlişkin Kararları 2015-2016, s. 316.