4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 179. maddesinde, evlilik birliğinin boşanma ile sona ermesi durumunda eşler arasındaki mal rejiminin tasfiye edileceği hüküm altına alınmıştır. Anılan Kanun maddesi uyarınca, evlilik birliği boşanma nedeniyle sona erdiğinde, mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu mal rejimine ilişkin hükümler uygulanacaktır.
Evlilik birliğinin boşanma nedeniyle sona ermesi durumunda, eşler yönünden ortaya çıkan -kadının soyadı (TMK md. 173) gibi- kişisel bazı sonuçlar yanında boşanmanın birtakım mali sonuçları da bulunmaktadır. Boşanma nedeniyle talep edilen maddi ve manevi tazminat ile nafakayla birlikte, eşler açısından mali yönden ortaya çıkan bir diğer sonuç da mal rejiminin tasfiyesine ilişkindir[1]. TMK’nin 179. maddesi ile hüküm altına alındığı üzere, boşanmayla birlikte eşler arasındaki mal rejimi, bağlı oldukları mal rejimi kurallarına göre tasfiye edilecektir.
Bahsi geçen maddede, evlilik birliğinin boşanma nedeniyle sona erdiği durumlarda, mal rejiminin ne şekilde tasfiye edileceği konusunda TMK’nin mal rejimlerini düzenleyen hükümlerine gönderme yapılmaktadır[2]. Nitekim TMK’nin 202 ila 281. maddeleri arasında, evlilik birliğinde eşlerin mal varlığı yönünden ilişkilerini düzenleyen mal rejimi türlerine yer verilmiştir. TMK’nin 202. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, eşler arasında yasal olarak edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması kural olup, eşler kendi aralarında yapacakları mal rejimi sözleşmesiyle bunun dışında Kanunda düzenlenen diğer mal rejimi türlerinden birinin uygulanmasına da karar verebilirler. Bu hâlde, TMK’nin 179. maddesinin açık hükmü gereğince, eşler hakkında boşanma kararı verildiğinde de, eşlerin mal varlığı konusunda tabi oldukları mal rejiminin kurallarına göre hareket edilecektir.
Boşanma nedeniyle mal rejiminin tasfiyesine ilişkin TMK’nin 179. maddesinde yer alan düzenleme, yalnızca tasfiyenin ne şekilde yapılacağına değil, aynı zamanda mal rejiminin ne zaman sona ereceğine de işaret etmektedir. Zira TMK’nin 225. maddesinin 2. fıkrası (edinilmiş mallara katılma rejimi), 247. maddesinin 2. fıkrası (paylaşmalı mal ayrılığı) ve 271. maddesinin 2. fıkrası (mal ortaklığı) ile, evlilik birliğinin boşanma nedeniyle sona ermesi durumunda, mal rejiminin dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere sona ereceği hüküm altına alınmıştır[3].
Öğretide, boşanma ile mal rejimi arasında sıkı bir ilişki olması nedeniyle mal rejiminin tasfiyesinin boşanma davasıyla birlikte yürütülmesi gerektiği, boşanma veya ayrılık kararı verilmesinin çok uzun sürecek olması gibi istisnai hâllerde mal rejimi tasfiyesinin ayrı bir davanın konusunu oluşturabileceği ifade edilmiştir[4]. Buna karşılık bir başka görüşe göre, mal rejiminin tasfiyesi davasının boşanma davasından ayrı görülmesi gerekmektedir[5]. Yargıtay, boşanma kararı kesinleşmeden mal rejiminin tasfiye edilemeyeceğini, zira kararın kesinleşmesine kadar ortada geçerli bir evlilik olduğunu belirtmiş ve boşanma davasında verilen kararın kesinleşmesini mal rejimi tasfiyesi davasının ön koşulu olarak değerlendirmiştir[6]. Bu durumda, boşanma davasından ayrı görülen mal rejiminin tasfiyesi davasında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 165. maddesinde düzenlenen bekletici sorun müessesesi gündeme gelmektedir. Bekletici sorun, “bir dâvanın görülmesi sırasında ortaya çıkan ve bu dâvanın incelenebilmesi veya sonuçlandırılabilmesi için, mahkemenin görevi dışında kalması sebebiyle, görevli yargılama makamınca çözülmesine kadar beklenilmesi gereken sorunlar[7]” olarak tanımlanmaktadır. İlgili kanun maddesi ve tanımdan hareketle uygulamada mal rejiminin tasfiyesi davalarında, eşlerin önceden açtıkları boşanma davasının bekletici sorun yapıldığı ve mal rejiminin tasfiyesine ilişkin karar verilebilmesi için boşanma davasında verilecek kararın kesinleşmesinin beklenildiği görülmektedir[8]. Yargıtay da, konuya ilişkin görüşünü, “Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona erdiğine göre kural olarak, açılan boşanma davasının kabulle sonuçlanıp kesinleşmedikçe, mal rejiminin tasfiyesinin yapılamayacağı kabul edilmektedir.Bu durum karşısında mal rejimi davaları ancak açılan boşanma davasının kabulle sonuçlanması ve kesinleşmesinden itibaren zamanaşımı süresi içerisinde açılması mümkündür. Boşanma davası ile mal rejimi davası birlikte açılmış ise mal rejimi davasının boşanma davasından tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydının yapılması ve boşanma davasının sonucunun beklenmesi bakımından bekletici mesele yapılması gerekmektedir.Boşanma davasının reddi halinde mal rejimi davasının görülebilirlik ön koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle reddine karar verilmelidir.Şu halde açılıp olumlu sonuçlanan ve kesinleşen bir boşanma kararı olmadıkça mal rejiminin tasfiyesi istenemez ve yapılamaz” şeklinde ifade etmiştir[9].
Berna Berfin KAYA
[1] Mal rejiminin boşanmanın mali sonuçlarından biri olarak değerlendirilmesine ilişkin bkz. Turgut Akıntürk, Derya Ateş, Türk Medenî Hukuku Aile Hukuku, Yenilenmiş 22. Bası, İstanbul, Beta Basım, 2020, s. 293-294.
[2] Bilge Öztan, Aile Hukuku, 6. Bası, Ankara, Turhan Kitabevi, 2015, s. 775; Oğuz Ersöz, Türk Hukukunda Zina Sebebiyle Boşanma, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2018, s. 176-177.
[3] Ahmet M. Kılıçoğlu, Aile Hukuku, Ankara, Turhan Kitabevi, 2015, s. 180.
[4] Öztan, Aile Hukuku, s. 775.
[5] Şükran Şıpka, Ayça Özdoğan, Eşler Arasındaki Malvarlığı Davaları, 2. Bası, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2017, s. 34.
[6] Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 06.06.2017 tarih ve 2017/12309 E. 2017/8432 K. sayılı kararı, Kazancı Hukuk Otomasyon (www.kazanci.com) (E.T.: 01.09.2020). Ayrıca benzer yönde karar için bkz. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 12.06.2018 tarih ve 2017/16257 E. 2018/13988 K. sayılı kararı, Kazancı Hukuk Otomasyon (www.kazanci.com)(E.T.: 01.09.2020).
[7] L. Şanal Görgün, Levent Börü, Barış Toraman, Mehmet Kodakoğlu, Medenî Usûl Hukuku, 7. Baskı, Ankara, Yetkin Yayınları, 2018, s. 378.
[8] Şıpka ve Özdoğan, s. 34. Benzer yönde karar için bkz. Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 23.10.2019 tarih ve 2016/17296 E. 2019/10433 K. sayılı kararı, “Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı,değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince (6100 s.lı HMK’nin 30. m) bekletici mesele yapılmalıdır”. Kazancı Hukuk Otomasyon (www.kazanci.com) (E.T.: 01.09.2020).
[9] Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 28.03.2013 tarih ve 2012/9614 E. 2013/4584 K. sayılı kararı, Kazancı Hukuk Otomasyon (www.kazanci.com) (E.T.: 01.09.2020).