Şüpheden sanık yararlanır ilkesi, ispat konusunda bir hususun şüpheli kalması hâlinde sanık lehine yorum yapılarak bir karara varılması anlamına gelmektedir[1]. Nitekim suçsuzluk karinesi ile hukuk devleti ilkesinin bir sonucu olarak, ceza yargılaması sonucunda suçsuz bir kimsenin cezalandırılmasındansa suçlu bir kimsenin cezasız kalması tercih edilmektedir. Aksi takdirde, hakkındaki şüpheye itibar edilerek suçsuz bir kimsenin cezalandırılması, toplumun adalet duygusunu zedeleyeceği gibi hukuk devleti ilkesine aykırı düşecek, toplumsal huzur ve hukuki güvenden söz edilemeyecektir[2]. Centel ve Zafer bu durumu, “Ceza muhakemesinde yaşanan tecrübeler sonucunda ‘bir masumu yanlışlıkla mahkûm etmektense on suçluyu serbest bırakmanın’ daha iyi olacağı sonucuna ulaşılmıştır” şeklinde ifade etmişlerdir[3].
Şüpheden sanık yararlanır ilkesinin, ceza muhakemesinde ispat yükümlülüğü bulunmamasının temelini oluşturduğu ifade edilmektedir[4]. Bu doğrultuda, hakkında suç isnadı olan kişi, kendisini bu isnattan kurtarma yükümlülüğü altında değildir. Dolayısıyla sanığın suçsuzluğunu ispat edememesi onun aleyhine sonuç doğurmayacak ve isnadın doğruluğu şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispat edilmediğinde, şüphe sanık lehine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü tesis edilmeyecektir[5]. Öte yandan şüpheden sanık yararlanır ilkesinin dayandığı temellerden biri olan hukuk devleti ilkesi gereğince, sanığın suçunun ceza muhakemesi kurallarına uygun şekilde ispat edilmesi gereklidir[6].
Anılan ilke, ceza davasını esastan çözen ve yargılama aşamasını sona erdiren bir hüküm verme kuralı olarak değerlendirilmektedir[7]. Yargılamanın herhangi bir nedenle sona ermesi durumunda, kararın gerekçesinde şüphe uyandıran veya imada bulunan bir ifade ve açıklama bulunması suçsuzluk karinesinin ihlalini oluşturmaktadır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir kararında, zamanaşımı nedeniyle sona eren bir davada yargılama giderinin suçluymuş gibi davranılarak sanığa yükletilmesini Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin 2. fıkrasına aykırılık olarak değerlendirmiştir[8].
Osman Can BAŞDEMİR
[1] Gedik, Doğan: Ceza Muhakemesinde İspat ve Şüphenin Sanık Lehine Yorumlanması, Genişletilmiş ve Gözden Geçirilmiş 3. Baskı, Ankara 2018, s. 419.
[2] Toroslu, Nevzat / Feyzioğlu, Metin: Ceza Muhakemesi Hukuku, 16. Baskı, Ankara 2016, s. 7; Kunter, Nurullah / Yenisey, Feridun / Nuhoğlu, Ayşe: Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, 15. Bası, İstanbul 2006, s. 601; Doğan, Koray: Ceza Muhakemesinde Belirsizlik Kuşkudan Sanık Yararlanır İlkesi, Güncellenmiş 2. Baskı, Ankara 2018, s. 168; Gedik, s. 419-420.
[3] Centel, Nur / Zafer, Hamide: Ceza Muhakemesi Hukuku, Yenilenmiş ve Gözden Geçirilmiş 14. Bası, İstanbul 2017, s. 768.
[4] Centel / Zafer, s. 768; Göğüş, Ali Erkan: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Çerçevesinde Masumiyet Karinesi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2019, s. 98; Gedik, s. 420.
[5] Centel / Zafer, s. 768; Gedik, s. 421; Doğan, s. 168.
[6] Gedik, s. 427.
[7] Doğan, s. 128; Gedik, s. 422-423.
[8] Gedik, s. 423.