6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 390. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, mahkemenin, ihtiyati tedbire karar vermesi için tedbir talebinde bulunanın haklı olduğuna ilişkin tam bir kanaatin oluşması aranmamaktadır. Nitekim hâkim tedbire karar vermekle işin esasına ilişkin henüz bir karar vermiş olmamaktadır.
İhtiyati tedbire karar verilmesi için yaklaşık ispatın yeterli sayılması ile karşı tarafın veya üçüncü kişilerin zararının doğması gündeme gelebilecektir[1]. Mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilmesi hâlinde, karşı taraf bakımından aleyhe bir sonuç doğması ve haklarının ihlal edilmesi gündeme gelecektir. Bu durumda, dava sonunda aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen tarafın haklılığı ortaya çıkarsa, bu karar nedeniyle uğramış olduğu zararların karşılanması gerekmektedir[2].
Teminatın amacı, aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen kişinin, dava sonunda haklılığının ortaya çıkması hâlinde uğramış olabileceği zararın karşılanması ihtiyacından kaynaklanmaktadır. Nitekim HMK’nin 392. maddesinin hükümet gerekçesinde de, teminatın, tedbir talep edenin haksız çıkması durumunda, karşı tarafın ve üçüncü kişilerin uğrayacakları muhtemel zararlar için alınacağı belirtilmektedir[3].
Berna Berfin KAYA
[1] Konuralp, Cengiz Serhat, “6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na Göre İhtiyati Tedbirler”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası C. LXXI, S. 2, 2013, s. 238.
[2] Yılmaz, Ejder, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi Cilt 3, 3. Baskı, Ankara 2017, s. 3563.
[3] Yılmaz, s. 3562, dn. 36.